Bilişsel Davranışçı Terapiler

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) teriminin bilimsel literatürde ilk kullanımı 1970`li yılların ortasında olmuştur. Beck (1976)`e göre BDT, hatalı düşünceleri düzelterek psikolojik sıkıntıları azaltır. İşlevsel olmayan duygu ve davranışları değiştirmenin en doğrudan yolu, yanlış olan ve/veya işlevsel olmayan düşünme biçimini değiştirmektir. İlk kontrollü çalışmaların sonuçlarının yayınlanması ise 1980`li yılların başında gerçekleşmiştir. Aradan geçen kısa zaman dilimi içinde BDT, birçok batılı ülkede en yaygın kullanılan terapi tekniği olmuştur. Bilişsel-davranışçı yaklaşımlar; herhangi bir klinik tablonun oluşumunda ve daha da önemlisi devam etmesinde, bilişsel ve davranışsal etkenlerin rollerine ilişkin detaylı modeller geliştirilmesine zemin hazırlamışlardır. Modeller deneysel çalışmalar aracılığıyla önce test edilir ve bu tür deneysel çalışmalardan elde edilen veriler ya ilk modelin doğrulanmasına ya da değiştirilmesine yol açar. Modelde bir değişiklik yapılırsa bu değişiklik, ilk modele yönelik geliştirilmiş protokollerin değişimine neden olur. Protokol yeterince olgunlaştırıldığında kontrollü klinik çalışmalarla teyit edilir. Bu çalışmaların sonuçları ve bu çalışmaları yürütürken edinilen deneyimler tedavi planının daha da rafine edilmesini sağlayarak, tedavinin etkinliğinin ve etkililiğinin arttırılmasını sağlar. BDT de formülasyon çok nettir ve danışan ile birlikte yapılır. Daha önce denenerek, sınanmış ve geçerli modeller aracılığı ile danışanın düşünce şemaları ve davranışları üzerinde çalışılır.